REKTÖR YILDIZ'LA DARBE VE KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİNİ KONUŞTUK
Sayın Yıldız, Türkiye 15 Temmuz gecesi bir darbe girişimine maruz kaldı. FETÖ mensubu üyeler tarafından gerçekleştirilen bu darbe girişimi hakkında ki görüşleriniz nelerdir?
15 Temmuz Türkiye'nin geleceği için fevkalade büyük acı bırakan çok büyük bir hadiseye sahne oldu. Ülkemiz geçmişte askeri darbeler yaşadı. Son olarak 12 Eylül darbesini de yaşım gereği yaşayanlardan biriyim. Sonrasında da askeri alanda zaman zaman ülke yönetimindeki seçilmişlere yönelik sıkıştırmalar oldu. Ancak, 15 Temmuz kalkışması sonucu itibariyle diğerlerinden çok farklı bir girişim olarak tarihe geçti. Şunu söylemek isterim Türk Halkı olarak seçtiğimiz yöneticilere sahip çıkan bir milletiz. Bunu son olayda çok daha net gördük. Asla irademize müdahaleyi kabul etmeyiz. Bu konuda her şeyimizi ortaya koyarız. Darbeyi yapmak isteyenlerin kullandığı silah da karşılarına aldığı halk da kendi ülkesinin insanları. Bu çok acı. Muhafazakarlık iddiasında olan ve o görüntü ile yola çıkan bu grubun yıllarca çok ciddi manada hazırlık yaptığını görmekteyiz. Böyle bir kalkışmada bulunmaları akıl almaz bir çılgınlık. Önceden fark edilmese sabaha karşı yapsalar durum böyle olmayabilirdi. Bu anlamda ülkemiz gerçekten çok büyük bir tehlikeyi geride bıraktı diyebiliriz.
80 darbesini yaşayan biri olarak o günle bu gün arasındaki farklar nelerdi? 80'de darbe gerçekleşti ama 15 Temmuz'da başarılı olamadılar. Bunu neye bağlıyorsunuz?
1980’de üniversiteyi yeni bitirmiştim. Darbe olduğunu sabah öğrendik. Sokağa çıkığımızda her yerde jandarma vardı. Bize kızgın gözlerle bakıyorlardı. Sonucunda ülke askeri yönetime girdi, siyasi parti liderleri tutuklanıp yasaklandı. Ancak o zaman bir emir komuta zinciri içerisinde darbe gerçekleşti. Bir anda her yere hakim olabildiler. Kimsenin kıpırdayacak hali yoktu. Kaldı ki o dönemde sağ-sol kavgası önemli boyutlara ulaşmıştı. Halkta bu kavgalardan bir bıkkınlık vardı. Darbenin zemini kendilerince hazırdı. Ama bu defa askeri komuta kademesi darbe girişimine destek vermedi. En önemlisi de halk kendi seçtiği yönetim şeklinin değiştirilmesine topyekün bir karşı duruş sergiledi. Tankların önüne yatan, mermiye karşı koşan insanlar gördük. Türk Halkı tüm dünyaya çok büyük bir demokrasi dersi verdi. Yakın zamanda Mısır’da yaşanan darbe girişimini gözümüzün önüne getirdiğimizde halk ikiye ayrılmış, ordu darbe girişiminin tamamen içerisinde olmuştu. Belki Türkiye'nin de öyle olacağı düşünüldü. Ancak yanıldılar. Halkımız büyük bir vatan sevgisi bilinci ile bir anda sokaklara hakim oldu. Seçilmişlere olan sevgilerini tanka, uçaklara siper olarak gösterdiler. Bu çok önemli bir hadise. Türk Halkı'nın bu kelimelerle anlatılamayacak olan vatan aşkı, polimizin kahramanca olaylara müdahale edişi, Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın halka güven veren konuşmaları ve ordumuz içerisinde bu kalkışmaya yeteri oranda destek verilmemesi 15 Temmuz darbe girişiminin önüne çıkan engeller olarak dikkat çekti.
FETÖ'nün ordu, emniyet ve yargı kadar önem verdiği kurumlardan birisi de üniversiteler.
Buralarda da ciddi bir yapılaşma içerisinde oldukları gördük. YÖK dekanların istifasını istedi. Kırıkkale Üniversitesi dahil üniversitelerde şu anda durum nedir?
YÖK Başkanımız ile bu konuda zaman zaman görüşmelerimiz oldu. Darbe girişimi sonrasında da fikir alışverişinde bulunduk. Hadise değerlendirildi. YÖK Türkiye genelindeki bütün dekanların istifasını istedi. Bizim üniversitemizde de görevli 12 dekan istifasını sundu. İstifa istemi ve bunu değerlendirme tasarrufu YÖK'dedir. Bunun sonucunu bekleyeceğiz. 1243 öğretim elemanımız var. Bizim üniversitemizde kesinlikle örgüte mensup öğretim üyesi yoktur dememiz imkansız. Mutlaka burada da örgüt mensupları vardır. Ancak, üniversitemiz içerisinde yaygınca bir yapılanma olmadığını söyleyebilirim. Geride bıraktığımız sürede çok dikkatli adımlar attık. 17 Aralık sonrası mümkün olan tedbirleri hızlı bir şekilde aldık. Bugün için gözaltına alınan bir öğretim üyemiz yok. Ancak ileriki zamanlar ne gösterir birlikte göreceğiz.
Peki dekanların istifası ile yönetim de bir boşluk doğacak. Bunu nasıl karşılayacaksınız?
Geçiş aşamasında kendi içerimizden dekanların görevlerini üstleneceğiz. Sonuçta fakültelerin kendi yönetimi, harcama birimi var. Maaşları bile kendi bütçelerinden ödeniyor. Bu noktada bir aksama olmaması için gerekirse iki katı çalışacağız ve bir akmasa olmaması için ne gerekiyorsa yapacağız.
Halk günlerdir meydanlarda demokrasi nöbeti tutuyor. Üniversite olarak buna katılım sağlıyor musunuz?
Evet halkımız can siparane bir şekilde meydanlarda olmaya devam ediyor. Biz de öğretim üyelerimiz arasında Ankara da ikamet edenlerin sayısının fazlalığı nedeni ile kurumsal olarak topyekün bir katılım gösteremesek de üyelerimiz bireysel anlamda halkın içinde bu onurlu duruşa katkıda bulunuyorlar. Çarşamba akşamı da personelimizin önemli bir kısmı ile birlikte meydandaydık. Bu nöbet devam ettiği sürece de ama bireysel ama toplu şekilde demokrasiye inancımızı ve darbelere olan tepkimizi alanlarda yüksek sesle seslendirmeye devam edeceğiz. Zaten darbe girişiminin hemen akabinde senatomuz gerekli açıklamayı yaptı. Kınama bildirisini yayımladık. İnşallah en kısa sürede tüm kurumlarımız bu hainlerden temizlenir. Bizim bu konuda yöneticilerimize güvenimiz sonsuz. Şu anda yürütülen çok ciddi bir çalışma var. Bu çalışma OHAL ilanı ile birlikte daha da hızlanacaktır ve en kısa sürede netice alınacaktır umudundayız.
Peki biraz da üniversiteden konuşalım. Önümüzde yeni bir dönem var. Kırıkkale Üniversitesi olarak 2016-2017 dönemine nasıl hazırlanıyorsunuz?
İki yeni program ile yeni öğretim yılına hazırlanıyoruz. Yeni dönemde 9 bin öğrenci bekliyoruz. İnşallah yeni kayıtlarla öğrenci sayımız 40 binlere dayanacaktır. Şunu belirtmek isterim ben rektör olarak görevi devraldığımda öğrenci sayımız 17 bindi. Bugün gelinen noktada 40 binlere ulaşmaya az kaldı. Diş hekimliği fakülte binası tamamlanmak üzere. Temizlenip bir ay içerisinde taşınma işlemine başlayacağız. Fakültenin bulunduğu alandaki firma ile aramızda ki hukuki sorunu çözdük. Protokol yapıldı. Fabrikanın olduğu yer bizim oldu. Yerine firma sahiplerine yer verildi. Biz bu süreçte kamulaştırma amacıyla bir ödenek almıştık. Ancak karşılıklı yer tahsisi sonucu bu para bize kaldı. Biz de bununla kampüs içerisine bir spor kompleksi yaptıracağız. Fen- Edebiyat Fakültesi için ek bina yapımında kullanacağız.
Bina ihtiyacı devam ediyor mu?
Tabi ki. Örneğin İslami İlimler Faültesi'ne bir bina yapmamız gerekiyor. Bu konuda Kırıkkalelilerden destek bekliyoruz. Tamam ödenek isteyeceğiz ama en azından 10'da birini bile Kırıkkaleliler karşılasa elimiz çok daha güçlü gideriz. Halkımız bu bina için şu kadar verdi geri kalanı da siz verin diyebiliriz. Sizin aracılığınızla da bir defa daha hayırsever Kırıkkalelilere buradan seslenmek isterim. Hep birlikte İslami İlimler Fakültesi’ne bir bina kazandıralım.
Arpalık çukuru mevkiindeki üniversite binası beklenen ilgiyi görmüyor. O binanın daha verimli bir şekilde kullanılması sağlanamaz mı?
Binanın genel yapısına baktığımız zaman otel konforunda bir bina. Haklısınız istenilen düzeyde değil. Ancak bunun nedeni binanın bütün katlarını devreye sokacak personelin olmaması. Milletvekillerimizle birlikte görüşüldü. Onlar da sağolsunlar bu konuda ciddi katkı sunuyorlar. Ancak bize verilen kadro sayısı 27. Bu sayı ile bizim o hastaneyi doldurmamız imkansız. Talebimiz olan kadro verilmesi durumunda hastanemiz çok daha verimli bir şekilde hizmet verecektir. Bu konudaki girişimlerimiz devam ediyor.
Kırıkkale Üniversitesi'ni üniversiteler arasında kaçıncı sırada görebiliriz?
Şunu söyleyebilirim. Biz genç bir üniversiteyiz. Buna karşılık üniversiteler arasında ilk 50 üniversite arasında olduğumuz söyleyebilirim. Hızla büyüyoruz. Ankara'ya yakın olmamız hem avantaj hem dezavantaj. Öğrenci ve öğretim üyesi noktasında Kırıkkale Ankara'ya yakın olduğu için tercih edilen bir üniversiteyiz. Bu avantaj. Dezavantajı ise yine yakın olması nedeniyle Kırıkkale’de istenilen beklenilen canlılığın sağlayamaması.
Üniversite'nin bir bölümünün şehir merkezine açılması bu canlılığı kazandırmaz mı? Kaldı ki geçmişte vardı yine neden olmasın?
Bu konuda Sayın Belediye Başkanımız Mehmet Saygılı bey gerçekten çok ciddi çaba sarfetti. İslami İlimler Fakültesi'nin şimdiki meslek lisesi binasında eğitim vermesi böylece Nur Cami ile birlikte bir bütünlük oluşturmasını istedi. Ancak ne yazık ki bir sonuç alınamadı.
Sağlık Bakanlığı ve YÖK'ün çalışması ile birlikte il nüfusu 750 binin altında olan yerlerde iki kuruma bağlı hastaneler birleşiyor. Kırıkkale de durum nedir?
Bu daha çok hali hazırda Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir hastanenin olduğu ve yeni bir tıp fakültesi hastanesi açılacak yerlerde geçerli. Bizde durum öyle değil. Biz de durum öyle değil., Hem bakanlığa bağlı hem de bize bağlı hastane mevcut. Ancak bu konuda görüşmeler devam ediyor. Şu an için bu görüşmelerin nasıl sonuçlanacağı ve birlikte hareket etme konusunda nasıl bir işlerlik kazanılacak bunu ilerleyen zamanda göreceğiz. Biz hastane olarak 3. basamak sağlık kuruluşuyuz. Buna rağmen hastanemiz önemli sağlık çalışmalarına imza atıyor. Ankara'ya hasta sevkiyatı ciddi oranda azaldı. Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerimiz de önemli çalışmalar yapıyorlar. Genel Sekreter Mustafa Boyabatlı Beyfendi ile karşılıklı işbirliği ve güzel bir diyalog içerisinde çalışıyoruz. Sonuçta hepimizin amacı halkımıza daha kaliteli sağlık hizmeti vermek. Bu konuda da elimizden geleni yapıyoruz.
Sayın Yıldız, Türkiye 15 Temmuz gecesi bir darbe girişimine maruz kaldı. FETÖ mensubu üyeler tarafından gerçekleştirilen bu darbe girişimi hakkında ki görüşleriniz nelerdir?
15 Temmuz Türkiye'nin geleceği için fevkalade büyük acı bırakan çok büyük bir hadiseye sahne oldu. Ülkemiz geçmişte askeri darbeler yaşadı. Son olarak 12 Eylül darbesini de yaşım gereği yaşayanlardan biriyim. Sonrasında da askeri alanda zaman zaman ülke yönetimindeki seçilmişlere yönelik sıkıştırmalar oldu. Ancak, 15 Temmuz kalkışması sonucu itibariyle diğerlerinden çok farklı bir girişim olarak tarihe geçti. Şunu söylemek isterim Türk Halkı olarak seçtiğimiz yöneticilere sahip çıkan bir milletiz. Bunu son olayda çok daha net gördük. Asla irademize müdahaleyi kabul etmeyiz. Bu konuda her şeyimizi ortaya koyarız. Darbeyi yapmak isteyenlerin kullandığı silah da karşılarına aldığı halk da kendi ülkesinin insanları. Bu çok acı. Muhafazakarlık iddiasında olan ve o görüntü ile yola çıkan bu grubun yıllarca çok ciddi manada hazırlık yaptığını görmekteyiz. Böyle bir kalkışmada bulunmaları akıl almaz bir çılgınlık. Önceden fark edilmese sabaha karşı yapsalar durum böyle olmayabilirdi. Bu anlamda ülkemiz gerçekten çok büyük bir tehlikeyi geride bıraktı diyebiliriz.
80 darbesini yaşayan biri olarak o günle bu gün arasındaki farklar nelerdi? 80'de darbe gerçekleşti ama 15 Temmuz'da başarılı olamadılar. Bunu neye bağlıyorsunuz?
1980’de üniversiteyi yeni bitirmiştim. Darbe olduğunu sabah öğrendik. Sokağa çıkığımızda her yerde jandarma vardı. Bize kızgın gözlerle bakıyorlardı. Sonucunda ülke askeri yönetime girdi, siyasi parti liderleri tutuklanıp yasaklandı. Ancak o zaman bir emir komuta zinciri içerisinde darbe gerçekleşti. Bir anda her yere hakim olabildiler. Kimsenin kıpırdayacak hali yoktu. Kaldı ki o dönemde sağ-sol kavgası önemli boyutlara ulaşmıştı. Halkta bu kavgalardan bir bıkkınlık vardı. Darbenin zemini kendilerince hazırdı. Ama bu defa askeri komuta kademesi darbe girişimine destek vermedi. En önemlisi de halk kendi seçtiği yönetim şeklinin değiştirilmesine topyekün bir karşı duruş sergiledi. Tankların önüne yatan, mermiye karşı koşan insanlar gördük. Türk Halkı tüm dünyaya çok büyük bir demokrasi dersi verdi. Yakın zamanda Mısır’da yaşanan darbe girişimini gözümüzün önüne getirdiğimizde halk ikiye ayrılmış, ordu darbe girişiminin tamamen içerisinde olmuştu. Belki Türkiye'nin de öyle olacağı düşünüldü. Ancak yanıldılar. Halkımız büyük bir vatan sevgisi bilinci ile bir anda sokaklara hakim oldu. Seçilmişlere olan sevgilerini tanka, uçaklara siper olarak gösterdiler. Bu çok önemli bir hadise. Türk Halkı'nın bu kelimelerle anlatılamayacak olan vatan aşkı, polimizin kahramanca olaylara müdahale edişi, Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın halka güven veren konuşmaları ve ordumuz içerisinde bu kalkışmaya yeteri oranda destek verilmemesi 15 Temmuz darbe girişiminin önüne çıkan engeller olarak dikkat çekti.
FETÖ'nün ordu, emniyet ve yargı kadar önem verdiği kurumlardan birisi de üniversiteler.
Buralarda da ciddi bir yapılaşma içerisinde oldukları gördük. YÖK dekanların istifasını istedi. Kırıkkale Üniversitesi dahil üniversitelerde şu anda durum nedir?
YÖK Başkanımız ile bu konuda zaman zaman görüşmelerimiz oldu. Darbe girişimi sonrasında da fikir alışverişinde bulunduk. Hadise değerlendirildi. YÖK Türkiye genelindeki bütün dekanların istifasını istedi. Bizim üniversitemizde de görevli 12 dekan istifasını sundu. İstifa istemi ve bunu değerlendirme tasarrufu YÖK'dedir. Bunun sonucunu bekleyeceğiz. 1243 öğretim elemanımız var. Bizim üniversitemizde kesinlikle örgüte mensup öğretim üyesi yoktur dememiz imkansız. Mutlaka burada da örgüt mensupları vardır. Ancak, üniversitemiz içerisinde yaygınca bir yapılanma olmadığını söyleyebilirim. Geride bıraktığımız sürede çok dikkatli adımlar attık. 17 Aralık sonrası mümkün olan tedbirleri hızlı bir şekilde aldık. Bugün için gözaltına alınan bir öğretim üyemiz yok. Ancak ileriki zamanlar ne gösterir birlikte göreceğiz.
Peki dekanların istifası ile yönetim de bir boşluk doğacak. Bunu nasıl karşılayacaksınız?
Geçiş aşamasında kendi içerimizden dekanların görevlerini üstleneceğiz. Sonuçta fakültelerin kendi yönetimi, harcama birimi var. Maaşları bile kendi bütçelerinden ödeniyor. Bu noktada bir aksama olmaması için gerekirse iki katı çalışacağız ve bir akmasa olmaması için ne gerekiyorsa yapacağız.
Halk günlerdir meydanlarda demokrasi nöbeti tutuyor. Üniversite olarak buna katılım sağlıyor musunuz?
Evet halkımız can siparane bir şekilde meydanlarda olmaya devam ediyor. Biz de öğretim üyelerimiz arasında Ankara da ikamet edenlerin sayısının fazlalığı nedeni ile kurumsal olarak topyekün bir katılım gösteremesek de üyelerimiz bireysel anlamda halkın içinde bu onurlu duruşa katkıda bulunuyorlar. Çarşamba akşamı da personelimizin önemli bir kısmı ile birlikte meydandaydık. Bu nöbet devam ettiği sürece de ama bireysel ama toplu şekilde demokrasiye inancımızı ve darbelere olan tepkimizi alanlarda yüksek sesle seslendirmeye devam edeceğiz. Zaten darbe girişiminin hemen akabinde senatomuz gerekli açıklamayı yaptı. Kınama bildirisini yayımladık. İnşallah en kısa sürede tüm kurumlarımız bu hainlerden temizlenir. Bizim bu konuda yöneticilerimize güvenimiz sonsuz. Şu anda yürütülen çok ciddi bir çalışma var. Bu çalışma OHAL ilanı ile birlikte daha da hızlanacaktır ve en kısa sürede netice alınacaktır umudundayız.
Peki biraz da üniversiteden konuşalım. Önümüzde yeni bir dönem var. Kırıkkale Üniversitesi olarak 2016-2017 dönemine nasıl hazırlanıyorsunuz?
İki yeni program ile yeni öğretim yılına hazırlanıyoruz. Yeni dönemde 9 bin öğrenci bekliyoruz. İnşallah yeni kayıtlarla öğrenci sayımız 40 binlere dayanacaktır. Şunu belirtmek isterim ben rektör olarak görevi devraldığımda öğrenci sayımız 17 bindi. Bugün gelinen noktada 40 binlere ulaşmaya az kaldı. Diş hekimliği fakülte binası tamamlanmak üzere. Temizlenip bir ay içerisinde taşınma işlemine başlayacağız. Fakültenin bulunduğu alandaki firma ile aramızda ki hukuki sorunu çözdük. Protokol yapıldı. Fabrikanın olduğu yer bizim oldu. Yerine firma sahiplerine yer verildi. Biz bu süreçte kamulaştırma amacıyla bir ödenek almıştık. Ancak karşılıklı yer tahsisi sonucu bu para bize kaldı. Biz de bununla kampüs içerisine bir spor kompleksi yaptıracağız. Fen- Edebiyat Fakültesi için ek bina yapımında kullanacağız.
Bina ihtiyacı devam ediyor mu?
Tabi ki. Örneğin İslami İlimler Faültesi'ne bir bina yapmamız gerekiyor. Bu konuda Kırıkkalelilerden destek bekliyoruz. Tamam ödenek isteyeceğiz ama en azından 10'da birini bile Kırıkkaleliler karşılasa elimiz çok daha güçlü gideriz. Halkımız bu bina için şu kadar verdi geri kalanı da siz verin diyebiliriz. Sizin aracılığınızla da bir defa daha hayırsever Kırıkkalelilere buradan seslenmek isterim. Hep birlikte İslami İlimler Fakültesi’ne bir bina kazandıralım.
Arpalık çukuru mevkiindeki üniversite binası beklenen ilgiyi görmüyor. O binanın daha verimli bir şekilde kullanılması sağlanamaz mı?
Binanın genel yapısına baktığımız zaman otel konforunda bir bina. Haklısınız istenilen düzeyde değil. Ancak bunun nedeni binanın bütün katlarını devreye sokacak personelin olmaması. Milletvekillerimizle birlikte görüşüldü. Onlar da sağolsunlar bu konuda ciddi katkı sunuyorlar. Ancak bize verilen kadro sayısı 27. Bu sayı ile bizim o hastaneyi doldurmamız imkansız. Talebimiz olan kadro verilmesi durumunda hastanemiz çok daha verimli bir şekilde hizmet verecektir. Bu konudaki girişimlerimiz devam ediyor.
Kırıkkale Üniversitesi'ni üniversiteler arasında kaçıncı sırada görebiliriz?
Şunu söyleyebilirim. Biz genç bir üniversiteyiz. Buna karşılık üniversiteler arasında ilk 50 üniversite arasında olduğumuz söyleyebilirim. Hızla büyüyoruz. Ankara'ya yakın olmamız hem avantaj hem dezavantaj. Öğrenci ve öğretim üyesi noktasında Kırıkkale Ankara'ya yakın olduğu için tercih edilen bir üniversiteyiz. Bu avantaj. Dezavantajı ise yine yakın olması nedeniyle Kırıkkale’de istenilen beklenilen canlılığın sağlayamaması.
Üniversite'nin bir bölümünün şehir merkezine açılması bu canlılığı kazandırmaz mı? Kaldı ki geçmişte vardı yine neden olmasın?
Bu konuda Sayın Belediye Başkanımız Mehmet Saygılı bey gerçekten çok ciddi çaba sarfetti. İslami İlimler Fakültesi'nin şimdiki meslek lisesi binasında eğitim vermesi böylece Nur Cami ile birlikte bir bütünlük oluşturmasını istedi. Ancak ne yazık ki bir sonuç alınamadı.
Sağlık Bakanlığı ve YÖK'ün çalışması ile birlikte il nüfusu 750 binin altında olan yerlerde iki kuruma bağlı hastaneler birleşiyor. Kırıkkale de durum nedir?
Bu daha çok hali hazırda Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir hastanenin olduğu ve yeni bir tıp fakültesi hastanesi açılacak yerlerde geçerli. Bizde durum öyle değil. Biz de durum öyle değil., Hem bakanlığa bağlı hem de bize bağlı hastane mevcut. Ancak bu konuda görüşmeler devam ediyor. Şu an için bu görüşmelerin nasıl sonuçlanacağı ve birlikte hareket etme konusunda nasıl bir işlerlik kazanılacak bunu ilerleyen zamanda göreceğiz. Biz hastane olarak 3. basamak sağlık kuruluşuyuz. Buna rağmen hastanemiz önemli sağlık çalışmalarına imza atıyor. Ankara'ya hasta sevkiyatı ciddi oranda azaldı. Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerimiz de önemli çalışmalar yapıyorlar. Genel Sekreter Mustafa Boyabatlı Beyfendi ile karşılıklı işbirliği ve güzel bir diyalog içerisinde çalışıyoruz. Sonuçta hepimizin amacı halkımıza daha kaliteli sağlık hizmeti vermek. Bu konuda da elimizden geleni yapıyoruz.