İbrahim Kalın “Bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır” (Kehf 10) İbrahim Kalın'ın “Heidegger'in Kulübesine Yolculuk” kitabı üzerine Derviş Aydın Akkor Birikim dergisinde “Eleştirel Düşünceler” başlığıyla bir yazı dizisi kaleme almaya başladı.Birincisi 19 Ekim Pazar günü yayınlanan yazı, kısmen bilindik bir tepeden bakış içerse de çağın hakim paradigması (Modernizm) üzerinden bakıldığında iki farklı dünyanın bu açmazı öyle ya da böyle üzenlerinde taşımaları gayet normal. İslamcı camianın batı düşüncesiyle kurduğu retçi ya da kısmıtemkinli ilişki, iki farklı camia arasında bir derinlik farkı oluşturmaya son derece müsait. Kaldı ki İslam Medeniyeti düşünce dünyası üzerinden bakıldığında da bu fark İslamcılar açısından ortaya lehte bir durum çıkarır. Bütün bunlar Anadolu’yu ve dahi Doğuyu anlamlandırmada farklı sonuçlar çıkarmada ana etkendir diyebiliriz. Kitap ve Eleştiri yazısının İlki, meraklısı için orada duruyor, bu kısa bilgi de burada dursun! Ortak kanaatin ana ekseni olarak tanımlanabilecek şu cümle dikkate değer: “Temsil kudreti seyrelmiş, nesnesi bir yana kendisi bir yana düşmüş bir dil, muhtelif bir hakikati açığa çıkaramayacak, taşıyıp nakledemeyecek kadar mecalsizdir.”Bu şu demek:1- Düşünce insanı çoraklığımız var!2- Düşünce üzerine kafa yormaya çalışan insanlarımız aynı topraktan beslenmiyor!3- Bu elbette şart değil ama derinliksizlik ayrışmayı tetikliyor. Oysa bir noktadan sonra düşünce aynı dairenin içinde kendini özgünleştirir!4- İslamcıların batıya mesafeli duruşları batı düşüncesini tanımada bir gecikme sebebidir!5- Cumhuriyetçilerin dayatmacı düşünce arayışları ise her kesim için ön açıcı bir dil yerine kutuplaştırıcı bir dil üretmiştir.6- Marksistler ise daha çok Marksizm’in kendi açmazları üzerine yoğunlaşmakla yerelde bir çok meseleyi ıskalamışlardır!7- Gelinen noktada hepimizin hayatına hızla nüfuz eden kent yaşamı açmazlarımızı artırmaya devam etmektedir!8- Bu durum İslamcılığın -düşünce anlamında- kırsal yaşam algısını daha da çıkmaza sokmaktadır.9- Dindarların yaşamı anlamlandırma sorunu onları geçmişte ve özel alanda hapsolmuşluğa mahkum etmektedir.10- Düşünmek, dil üretmektir. Dil, insanların hayata doğru anlamlar yüklemelerini kolaylaştırıcı bir unsurdur!11- Ortada günümüz hakim paradigmasını çözümleyen ve ahlakı karşılıklarını kolay anlaşılır kılan bir dil yoksa her türlü savrulma kaçınılmaz olur.12- Eleştirel Aklın olmadığı yerde, düşünceden, düşüncenin olmadığı yerde de yol açıcı bir dilden bahsetmek mümkün değildir. Bu maddeleri çoğaltabiliriz. Ama mesele Kalın’ın Heideggerüzerinden varlık ısrarına atıfla, her şeyin yerli yerince ve doğru anlamlandırmalarla ortaya çıkması demek, aynı zamanda insanın, insan olarak varlığını ortaya koyabilmesi demektir. Bu mümkün olmadığı sürece insanın ilahiyatla kurduğu bağ, kişi özelinde kalan, eksik ve sorunlu bir bağ olmaya devam edecektir. Velhasıl içimizden birilerinin Şehre gidip TEMİZ yiyecekler alması kaçınılmazıdır. Üstelik sığınmışlığımız da bilinçten çok bir bilinçsizlik içermekteyken.“Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, "Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır" demişlerdi.” (Kehf 10)“...Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile şehregönderin de baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık getirsin...” (Kehf19)
kırıkkale haber
Yayınlanma: 27 Ekim 2025 - 16:23
İbrahim Kalın
kırıkkale haber
27 Ekim 2025 - 16:23












Kalemine sağlık üstad