Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri üyeleri arasında önemli bir heyecana sahip. Bu heyecanı tabi ki adaylar daha fazlasıyla duyuyor ve yaşıyor.
Şehir için önemli bir makam olan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı konusunda karar vereceklerin çok çok iyi düşünmesi gerekir.
Mesela geçmişte Ekrem Gök bu makam da bulundu. Gençti, ticaret insanıydı, girişimciydi, enerjikti, ilişkiler ve ilişkileri yürütme konusunda birikimi vardı. Bunları başkanlığını yaptığı kuruma bir bina kazandırarak eyleme dönüştürdü.
Yıllardır küçük bir yerde faaliyet gösteren odayı, bir binaya kavuşturarak, hem çalışma alanını hem kurumsal yapısını güçlendirdi.
Attığı adımlar ve görev yaptığı süre itibarıyla başarılı temsillerde bulundu. Şehri ve başkanlığını yaptığı Ticaret ve Sanayi Odasını, TOBB uhdesinde önemli bir yere taşıdı.
Bu heyecanı sürdürebildiği bir enerjisi vardı.
İyi şeyler yapmak ve şehirde iz bırakmak adına işinin ötesinde emekte verdi. Bunun sebebi idealleri sönmemiş, heyecanı sürekli ve canlı olan gençliğinin etkisi büyüktü.
Bu enerjiyi Kırıkkale’nin yeniden yakalaması gerektiği konusunda, bütün Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin hem fikir olduğuna eminiz.
Zira uzun zamandır şehrin üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi, sessizlik ve temposuzluk ve ümitsizlik kol geziyor. Artık buna son verecek, yeni kuşakların önü açılmalı.
Kime sorarsanız sorun, şehrin neye ihtiyacı var denildiğinde; umuda, heyecana ve azme ihtiyacı olduğunu dile getirecektir.
5 Kasım’da yapılacak seçimlerde iki gurup yarışı sürdürüyor.
Birisi; Ahmet Varlı, diğeri; Emrah Doğan
Birisi; orta yaş üstü, diğeri; genç
Birisi; işimizi tamamlamadık diyor, diğeri; yapılması gerekenler var
Birisi; dünde eksik bıraktıklarını söylüyor, diğeri; yarınlar için yapılması gerekenden bahsediyor
Birisi; ben tecrübeyim diyor, diğeri; ben geleceğim, ben umudum diyor
Birisi; kurum içi yapılacakları anlatıyor, diğeri; ticaret erbapları için yapılması gerekenlerden bahsediyor
Birisi; bir daha seçileyim diyor, diğer; şehrin zaman kaybına tahammülü yok diyor
Birisi; siyasetçilere, makam sahiplerine güveniyor, diğeri; Ticaret odasının üyelerine ve şehrin geleceğini düşünenlere güveniyor.
Birisi; yıllardır var olan isimlerle yeni şeyler yapacağını iddia ediyor, diğeri; yeni şeyler yapmak için yeni isimlere gençliğe ihtiyaç var diyor.
Birisi; bütün yorgunluğu ardına almış, diğeri; enerjik dinamik kişilerle kol kola
Velhasıl…
Önde olan isimler farklı olsa da arka planda hep aynı isimlerle hareket etmenin yetersizliğini bu şehir gerektiğinden fazla yaşamadı mı? diye sormak lazım.
Siyasette başarı sağlayamayanların, Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerine karışarak, şehri birde bu handikapa zorlaması ne kadar akıllıca? Ve bunlara itibar ederek, destek vermek ne kadar insani?
Şehri ve şehrin ticaretini artık sırtında kambur olan şeylerden temizlemek arındırmak gerekmez mi?
Onlarca yıldır şehrin üzerine çökmüş kara bulutları dağıtmanın vakti gelmedi mi?
Bu şehrin değişime, yenilenmeye ve umuda ihtiyacı yok mu?
Bu şehrin yeniden atağa kalkmasının birinci temelinin ticaret ve ekonomi olduğunu sil baştan ortaya koyacak bir yönetim anlayışına layık olduğunu bilmiyor muyuz?
Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin elbette tercihlerini şekillendirecek, kararlarını belirleyecek kriterleri vardır. Şu ana kadar kıyasına rekabetin olduğu ve kafa kafaya giden seçim sürecinin tamamlanmasına az kaldı.
Bu sürede her üyenin elini başının arasına alıp, şehrin üzerine serpilmiş ölü toprağı ile devam mı? Yoksa, yeni bir enerji, yeni bir umut, yeni bir yaklaşım mı? diye sorması gerekir.
Birbiriyle kafa kafaya giden iki gurup için üyelerin kararı ne olacak göreceğiz.
Şehir için önemli bir makam olan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı konusunda karar vereceklerin çok çok iyi düşünmesi gerekir.
Mesela geçmişte Ekrem Gök bu makam da bulundu. Gençti, ticaret insanıydı, girişimciydi, enerjikti, ilişkiler ve ilişkileri yürütme konusunda birikimi vardı. Bunları başkanlığını yaptığı kuruma bir bina kazandırarak eyleme dönüştürdü.
Yıllardır küçük bir yerde faaliyet gösteren odayı, bir binaya kavuşturarak, hem çalışma alanını hem kurumsal yapısını güçlendirdi.
Attığı adımlar ve görev yaptığı süre itibarıyla başarılı temsillerde bulundu. Şehri ve başkanlığını yaptığı Ticaret ve Sanayi Odasını, TOBB uhdesinde önemli bir yere taşıdı.
Bu heyecanı sürdürebildiği bir enerjisi vardı.
İyi şeyler yapmak ve şehirde iz bırakmak adına işinin ötesinde emekte verdi. Bunun sebebi idealleri sönmemiş, heyecanı sürekli ve canlı olan gençliğinin etkisi büyüktü.
Bu enerjiyi Kırıkkale’nin yeniden yakalaması gerektiği konusunda, bütün Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin hem fikir olduğuna eminiz.
Zira uzun zamandır şehrin üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi, sessizlik ve temposuzluk ve ümitsizlik kol geziyor. Artık buna son verecek, yeni kuşakların önü açılmalı.
Kime sorarsanız sorun, şehrin neye ihtiyacı var denildiğinde; umuda, heyecana ve azme ihtiyacı olduğunu dile getirecektir.
5 Kasım’da yapılacak seçimlerde iki gurup yarışı sürdürüyor.
Birisi; Ahmet Varlı, diğeri; Emrah Doğan
Birisi; orta yaş üstü, diğeri; genç
Birisi; işimizi tamamlamadık diyor, diğeri; yapılması gerekenler var
Birisi; dünde eksik bıraktıklarını söylüyor, diğeri; yarınlar için yapılması gerekenden bahsediyor
Birisi; ben tecrübeyim diyor, diğeri; ben geleceğim, ben umudum diyor
Birisi; kurum içi yapılacakları anlatıyor, diğeri; ticaret erbapları için yapılması gerekenlerden bahsediyor
Birisi; bir daha seçileyim diyor, diğer; şehrin zaman kaybına tahammülü yok diyor
Birisi; siyasetçilere, makam sahiplerine güveniyor, diğeri; Ticaret odasının üyelerine ve şehrin geleceğini düşünenlere güveniyor.
Birisi; yıllardır var olan isimlerle yeni şeyler yapacağını iddia ediyor, diğeri; yeni şeyler yapmak için yeni isimlere gençliğe ihtiyaç var diyor.
Birisi; bütün yorgunluğu ardına almış, diğeri; enerjik dinamik kişilerle kol kola
Velhasıl…
Önde olan isimler farklı olsa da arka planda hep aynı isimlerle hareket etmenin yetersizliğini bu şehir gerektiğinden fazla yaşamadı mı? diye sormak lazım.
Siyasette başarı sağlayamayanların, Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerine karışarak, şehri birde bu handikapa zorlaması ne kadar akıllıca? Ve bunlara itibar ederek, destek vermek ne kadar insani?
Şehri ve şehrin ticaretini artık sırtında kambur olan şeylerden temizlemek arındırmak gerekmez mi?
Onlarca yıldır şehrin üzerine çökmüş kara bulutları dağıtmanın vakti gelmedi mi?
Bu şehrin değişime, yenilenmeye ve umuda ihtiyacı yok mu?
Bu şehrin yeniden atağa kalkmasının birinci temelinin ticaret ve ekonomi olduğunu sil baştan ortaya koyacak bir yönetim anlayışına layık olduğunu bilmiyor muyuz?
Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin elbette tercihlerini şekillendirecek, kararlarını belirleyecek kriterleri vardır. Şu ana kadar kıyasına rekabetin olduğu ve kafa kafaya giden seçim sürecinin tamamlanmasına az kaldı.
Bu sürede her üyenin elini başının arasına alıp, şehrin üzerine serpilmiş ölü toprağı ile devam mı? Yoksa, yeni bir enerji, yeni bir umut, yeni bir yaklaşım mı? diye sorması gerekir.
Birbiriyle kafa kafaya giden iki gurup için üyelerin kararı ne olacak göreceğiz.
Birisi Karadenizliyim diyor, diğeri Kırşehirlilerin kuklasıyım diyor. nerede KIRIKKALE nin insanı!!!