Bugünün en önemli gündemi faturalar…
Faturaların altında en çok ezilen kesimde tarifeler arasındaki farklılıklardan kaynaklı esnaflar…
Esnafların her birisi, kendisine gelen elektrik faturasının ya fotoğrafını çekip sosyal medya da paylaşıyor ya da gelen fatura miktarını dükkânının camına asıyor.
Müşterilerle diyaloglarında da tek gündem fatura…
Çay ocağına oturuyorsunuz, yanınıza bir tanıdık geliyor, laf dönüyor dolaşıyor faturaya geliyor.
Ayak üstü sohbetlerde bile gündem fatura….
Fatura öyle bir hale geldi ki, herkes kendince devasa modeller geliştirip o faturayı düşürmenin çaresine bakıyor.
Önceden ışıl ışıl olan dükkânlar şimdilerde tek lamba ile aydınlanan hale geldi.
Pandemi sürecinin bütün etkisini iliklerine kadar hisseden esnafın büyük kesimi şimdilerde aynı ezikliği elektrik faturaları ile yaşıyor.
Bir işyerinin camında gördüğüm “PANDEMİYE YENİLMEDİK, ELEKTRİK FATURASINA TESLİM OLDUK” cümlesi her şeyi özetliyor aslında.
Esnafın tek başına bu çığlığını duyan var mı, yok mu?
Meselenin bu tarafından daha önemli bir şey var…
Bu esnafların sözde koca koca meslek odaları.
Konuştuklarında mangalda kül bırakmayan başkanları da var.
Esnaf odalarının seçimlerinde süslü elbiseleri giyip dükkan dükkan gezip oy isteyen bu başkanlardan bir tanesinin bu süreçte sesini çıkardığını gördünüz mü?
Yol da belde “ben başkanım” diye hava atmalarına bakmayın… Başkanlık böyle zamanlarda belli olur.. Hepsi kof hepsi boş sözlerle veya fotoğraf kareleri ile makam pirimi yapma derdinde…
Oy istemek için kapısını çaldıkları araya aracı koydukları esnaflardan hangisinin halini hatrını soruyor veya onların bu zamanlarında sesi soluğu oluyor?
Var mı böyle bir başkan?
Var mı böyle bir yönetici?
Hepsi üç maymunu oynuyor…
Görmüyorlar, duymuyorlar, dinlemiyorlar…
Esnaf yine yalnız!..
Esnaf yine çaresiz!...
Esnaf yine kendi derdini çözmekte, kendisinden başkası kimsesi olmayan durumda…
Öyleyse sizler o makamlarda ne yapıyorsunuz?
Şimdi değilse ne zaman işe yararsınız?
Çözüm üretemeye bilirsin, derde ortak bir seste mi olamazsın?
Sesini yükseltip duyun esnafın derdini de diyemez misin?
Yumuşak koltuklar hep cazip geliyor değil mi?
Oraya oturunca, şehrin yöneticilerini ziyaret edip onlarla beraber poz verince büyük insan büyük yönetici olunmuyor…
Seni o makama erdiren esnafını ziyaret etmekten, teşekkür etmekten imtina et, onlara sırtını dön, yöneticilerle havalı pozlar ver..
Başkanlık bu değil…
Yöneticilik hiç değil…
Kısaca…
Esnaf yalnız
Esnafı temsil eden odalarda esnafını yalnız bırakıyor.
Geçmişte de dile getirmiştim; gerçekte bu esnaf odaları hem devletin hem de esnafın sırtında aidat toplayan ama bir şey üretmeyen kamburlardandır.
Padişahlık gibi babadan oğula geçen oda başkanlıklarının saltanatları bitirilmelidir.
Zaten bir işe yaradıkları da yok….
Faturaların altında en çok ezilen kesimde tarifeler arasındaki farklılıklardan kaynaklı esnaflar…
Esnafların her birisi, kendisine gelen elektrik faturasının ya fotoğrafını çekip sosyal medya da paylaşıyor ya da gelen fatura miktarını dükkânının camına asıyor.
Müşterilerle diyaloglarında da tek gündem fatura…
Çay ocağına oturuyorsunuz, yanınıza bir tanıdık geliyor, laf dönüyor dolaşıyor faturaya geliyor.
Ayak üstü sohbetlerde bile gündem fatura….
Fatura öyle bir hale geldi ki, herkes kendince devasa modeller geliştirip o faturayı düşürmenin çaresine bakıyor.
Önceden ışıl ışıl olan dükkânlar şimdilerde tek lamba ile aydınlanan hale geldi.
Pandemi sürecinin bütün etkisini iliklerine kadar hisseden esnafın büyük kesimi şimdilerde aynı ezikliği elektrik faturaları ile yaşıyor.
Bir işyerinin camında gördüğüm “PANDEMİYE YENİLMEDİK, ELEKTRİK FATURASINA TESLİM OLDUK” cümlesi her şeyi özetliyor aslında.
Esnafın tek başına bu çığlığını duyan var mı, yok mu?
Meselenin bu tarafından daha önemli bir şey var…
Bu esnafların sözde koca koca meslek odaları.
Konuştuklarında mangalda kül bırakmayan başkanları da var.
Esnaf odalarının seçimlerinde süslü elbiseleri giyip dükkan dükkan gezip oy isteyen bu başkanlardan bir tanesinin bu süreçte sesini çıkardığını gördünüz mü?
Yol da belde “ben başkanım” diye hava atmalarına bakmayın… Başkanlık böyle zamanlarda belli olur.. Hepsi kof hepsi boş sözlerle veya fotoğraf kareleri ile makam pirimi yapma derdinde…
Oy istemek için kapısını çaldıkları araya aracı koydukları esnaflardan hangisinin halini hatrını soruyor veya onların bu zamanlarında sesi soluğu oluyor?
Var mı böyle bir başkan?
Var mı böyle bir yönetici?
Hepsi üç maymunu oynuyor…
Görmüyorlar, duymuyorlar, dinlemiyorlar…
Esnaf yine yalnız!..
Esnaf yine çaresiz!...
Esnaf yine kendi derdini çözmekte, kendisinden başkası kimsesi olmayan durumda…
Öyleyse sizler o makamlarda ne yapıyorsunuz?
Şimdi değilse ne zaman işe yararsınız?
Çözüm üretemeye bilirsin, derde ortak bir seste mi olamazsın?
Sesini yükseltip duyun esnafın derdini de diyemez misin?
Yumuşak koltuklar hep cazip geliyor değil mi?
Oraya oturunca, şehrin yöneticilerini ziyaret edip onlarla beraber poz verince büyük insan büyük yönetici olunmuyor…
Seni o makama erdiren esnafını ziyaret etmekten, teşekkür etmekten imtina et, onlara sırtını dön, yöneticilerle havalı pozlar ver..
Başkanlık bu değil…
Yöneticilik hiç değil…
Kısaca…
Esnaf yalnız
Esnafı temsil eden odalarda esnafını yalnız bırakıyor.
Geçmişte de dile getirmiştim; gerçekte bu esnaf odaları hem devletin hem de esnafın sırtında aidat toplayan ama bir şey üretmeyen kamburlardandır.
Padişahlık gibi babadan oğula geçen oda başkanlıklarının saltanatları bitirilmelidir.
Zaten bir işe yaradıkları da yok….