- En çok güvendiğim isimler; Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ve Baykar Savunma Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar. Fahrettin Koca için bir şey yazmaya gerek yok. Zaten daha önceki yazılarımda Kadir Savun görünümlü bu güzel insan hakkında ki düşüncelerimi dile getirmiştim. Selçuk Bayraktar’a gelince. İnsansız hava aracı yetmedi şimdi de solunum cihazına el attı. Toplumda ki genel kanaat ‘mühendis değil de doktor olsaydı aşıyı da bulurdu’ şeklinde. SİHA’larla terör örgütlerini bozguna uğratırken, solunum cihazı ile de koronavirüse karşı ülkemize önemli bir eşiği atlattırdı. Helal olsun diyorum başka bir şey demiyorum.
-En çok güvendiğim bilim adamları; Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceylan, Sağlık Bilimleri Üniversite Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Aydın ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara. Bu üç isim bana acaip güven veriyor. Popülist yaklaşmıyorlar. Durum neyse onu söylüyorlar. Açıklamaları net ve anlaşılır. Açıkcası programlarda bunlardan biri varsa izliyorum.
-En çok izlediğim iki program ve moderatör; Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge, Fatih Altaylı’nın Teke Tek. Hakan, en cahil vatandaşın anlayacağı şekilde konuklarına konuyu açtırıyor. Altaylı ise bilim adamı gibi bu konulara hakim. Dersine iyi çalışıyor. Bundan dolayı Hakan ve Altaylı’nın programları harici çok fazla program izlemiyorum.
-En irite olduklarım; CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin. Kaftancıoğlu’nu evelden beridir sevmem zaten. Türk toplumunun hiçbir değerini bu kadında görmüyorum. Kılıçdaroğlu bunda ne buluyor onu da anlamıyorum. Tekin’e gelince, yardım malzemesi gönderdiğimiz Uganda’nın koronavirüs sürecinde Türkiye’den daha iyi yönetildiğini iddia eden, ülkesini sürekli kötü göstermeye çalışan bir anlayış.
-Korona sürecini en iyi yöneten belediye başkanları; CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, MHP’li Yahşihan Belediye Başkanı Osman Türkyılmaz ve AK Partili Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı. Neden bunlar derseniz; farklı bir şeyler yapıyorlar. Sıradan değiller. Genelge beklemeden halklarının rahatına yönelik proje geliştirdiler. Oturmadılar, düşündüler ve uyguladılar. O yüzden bu üç belediye başkanı bana göre sürecin en iyileri.
-Günü kurtarmaya çalışan, dostlar çarşıda görsün hesabı çalışan belediye başkanları; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Kırıkkale Belediye Başkanı Mehmet Saygılı. Ne yazık ki bu iki isim sürecin en zayıf belediye başkanı oldular. Özellikle Saygılı için neden böyle dediğimi şu ramazan bi bitsin ileriki yazılarımda uzun uzun anlatıyım. Sizi de kendimi de yormayım şimdi.
-Hükümete en çok kızdığım konu; kesinlikle maske konusu. Yapamadılar. Bir maske ile malamat oldular. Ne sattırdılar ne verdiler. Bir düzene sokamadılar. Kızıyorum ama sonra diyorum ki; sağlık olsun. Bu kadar başarılı yönettikleri bir sürecin o da nazar boncuğu olsun.
SAYGILI 'SOYSUZLAR' DERKEN KİMLERİ KASTETTİ?
Hadi biraz da siyasete girelim. Ne zamandır uzak duruyorduk yavaş yavaş normal gündeme dönüş yapalım. Merak ettiğim bir konu var belki Kırıkkale Belediye Başkanı Mehmet Saygılı bir açıklık getirebilir. Saygılı, 13 Nisan’da kendi hesabından bir tweet paylaştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifasını kabul etmediğini açıklayınca Saygılı, Soylu ile seçim dönemi çekindiği resmin altına şunları yazarak paylaştı; ‘Sayın Süleyman Soylu tuttuğun eli bırakmazsın, yürüdüğün yoldan dönmezsin. İç İşleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun istifasını kabul etmeyerek soysuzları sevindirmeyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederim’ Burada benim dikkatimi çeken kısım Saygılı’nın ‘Soysuzları sevindirmeyen’ ifadesi oldu.
Sayın Saygılı, bu ‘soysuz’lar ifadesinden kastınız kimler? Size biraz yardımcı olayım; Soylu istifa ettiğinde muhalefet partileri arasında CHP’liler sevindi, İYİ Partililer'den mutlaka sevinenler olmuştur. E zaten terör örgütleri ve onların siyasi uzantıları Soylu’yu hiç sevmezler onlar da bayağı bi sevindi. AK Parti içinden de Soylu’yu sevmeyen ve istemeyen bir kesim var. Onlarda sevindi. Siz ‘soysuzlar’ derken ayrım yapmadınız herhalde yada yaptınız mı? Bunlardan hangilerini kastettiniz? Kırıkkale Belediye Başkanı Mehmet Saygılı'nın gözünde Süleyman Soylu'yu sevmeyen herkes soysuz mu?
Bunu neden soruyorum? Sizi 6 yıldır takip ediyorum. Bu 6 yıllık belediye başkanlığı döneminizde CHP aleyhine tek bir kelime etmediniz. Partiniz, partinizin lideri CHP ile her ortamda kavga ederken, CHP partinize ve partinizin liderine her fırsatta hemde kimi zaman en ağır ifadelerle laf söylerken, iki partinin vekilleri belediye başkanları birbirlerini iğneleyip laf sokma yarışına girerken, siz CHP aleyhine tek bir kelime etmediniz-etmiyorsunuz. Hiç o toplara girmiyorsunuz. Buna da gerekçe olarak; CHP’li seçmenin oyunu almayı, onları kızdırmamayı gösterebilirsiniz. Ona da diyecek birşeyim yok. Lakin Soylu olayında benim bildiğim Soylu’nun istifa etmesini isteyen ve gündeme getiren kesim zaten CHP’lilerdi. ‘İstifasını kabul etmeyerek soysuzları sevindirmediniz’ sözüyle 6 yıl sonra bir politika değişikliğine mi gidiyorsunuz? 6 yıldır sürdürdüğünüz ‘CHP aleyhine konuşmama’ stratejisinden vaz mı geçiyorsunuz? Artık sizi partinizin en büyük rakibi hakkında 6 yıldır yapmadığınız eleştirileri yaparken görebilecek miyiz? 2. başkanlık döneminizde birinciden farklı olarak CHP’ye karşı partinizin bir neferi olarak mücadele etme kararı mı aldınız?
Son soru; eğer ‘bu ifademde CHP’lileri kastetmedim’ diyorsanız; o zaman kimi kastettiniz ve niye Soylu’nun istifasını en çok isteyen CHP’lileri kastetmediniz?
-En çok güvendiğim bilim adamları; Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceylan, Sağlık Bilimleri Üniversite Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Aydın ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara. Bu üç isim bana acaip güven veriyor. Popülist yaklaşmıyorlar. Durum neyse onu söylüyorlar. Açıklamaları net ve anlaşılır. Açıkcası programlarda bunlardan biri varsa izliyorum.
-En çok izlediğim iki program ve moderatör; Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge, Fatih Altaylı’nın Teke Tek. Hakan, en cahil vatandaşın anlayacağı şekilde konuklarına konuyu açtırıyor. Altaylı ise bilim adamı gibi bu konulara hakim. Dersine iyi çalışıyor. Bundan dolayı Hakan ve Altaylı’nın programları harici çok fazla program izlemiyorum.
-En irite olduklarım; CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin. Kaftancıoğlu’nu evelden beridir sevmem zaten. Türk toplumunun hiçbir değerini bu kadında görmüyorum. Kılıçdaroğlu bunda ne buluyor onu da anlamıyorum. Tekin’e gelince, yardım malzemesi gönderdiğimiz Uganda’nın koronavirüs sürecinde Türkiye’den daha iyi yönetildiğini iddia eden, ülkesini sürekli kötü göstermeye çalışan bir anlayış.
-Korona sürecini en iyi yöneten belediye başkanları; CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, MHP’li Yahşihan Belediye Başkanı Osman Türkyılmaz ve AK Partili Nevşehir Belediye Başkanı Rasim Arı. Neden bunlar derseniz; farklı bir şeyler yapıyorlar. Sıradan değiller. Genelge beklemeden halklarının rahatına yönelik proje geliştirdiler. Oturmadılar, düşündüler ve uyguladılar. O yüzden bu üç belediye başkanı bana göre sürecin en iyileri.
-Günü kurtarmaya çalışan, dostlar çarşıda görsün hesabı çalışan belediye başkanları; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Kırıkkale Belediye Başkanı Mehmet Saygılı. Ne yazık ki bu iki isim sürecin en zayıf belediye başkanı oldular. Özellikle Saygılı için neden böyle dediğimi şu ramazan bi bitsin ileriki yazılarımda uzun uzun anlatıyım. Sizi de kendimi de yormayım şimdi.
-Hükümete en çok kızdığım konu; kesinlikle maske konusu. Yapamadılar. Bir maske ile malamat oldular. Ne sattırdılar ne verdiler. Bir düzene sokamadılar. Kızıyorum ama sonra diyorum ki; sağlık olsun. Bu kadar başarılı yönettikleri bir sürecin o da nazar boncuğu olsun.
SAYGILI 'SOYSUZLAR' DERKEN KİMLERİ KASTETTİ?
Hadi biraz da siyasete girelim. Ne zamandır uzak duruyorduk yavaş yavaş normal gündeme dönüş yapalım. Merak ettiğim bir konu var belki Kırıkkale Belediye Başkanı Mehmet Saygılı bir açıklık getirebilir. Saygılı, 13 Nisan’da kendi hesabından bir tweet paylaştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifasını kabul etmediğini açıklayınca Saygılı, Soylu ile seçim dönemi çekindiği resmin altına şunları yazarak paylaştı; ‘Sayın Süleyman Soylu tuttuğun eli bırakmazsın, yürüdüğün yoldan dönmezsin. İç İşleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun istifasını kabul etmeyerek soysuzları sevindirmeyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederim’ Burada benim dikkatimi çeken kısım Saygılı’nın ‘Soysuzları sevindirmeyen’ ifadesi oldu.
Sayın Saygılı, bu ‘soysuz’lar ifadesinden kastınız kimler? Size biraz yardımcı olayım; Soylu istifa ettiğinde muhalefet partileri arasında CHP’liler sevindi, İYİ Partililer'den mutlaka sevinenler olmuştur. E zaten terör örgütleri ve onların siyasi uzantıları Soylu’yu hiç sevmezler onlar da bayağı bi sevindi. AK Parti içinden de Soylu’yu sevmeyen ve istemeyen bir kesim var. Onlarda sevindi. Siz ‘soysuzlar’ derken ayrım yapmadınız herhalde yada yaptınız mı? Bunlardan hangilerini kastettiniz? Kırıkkale Belediye Başkanı Mehmet Saygılı'nın gözünde Süleyman Soylu'yu sevmeyen herkes soysuz mu?
Bunu neden soruyorum? Sizi 6 yıldır takip ediyorum. Bu 6 yıllık belediye başkanlığı döneminizde CHP aleyhine tek bir kelime etmediniz. Partiniz, partinizin lideri CHP ile her ortamda kavga ederken, CHP partinize ve partinizin liderine her fırsatta hemde kimi zaman en ağır ifadelerle laf söylerken, iki partinin vekilleri belediye başkanları birbirlerini iğneleyip laf sokma yarışına girerken, siz CHP aleyhine tek bir kelime etmediniz-etmiyorsunuz. Hiç o toplara girmiyorsunuz. Buna da gerekçe olarak; CHP’li seçmenin oyunu almayı, onları kızdırmamayı gösterebilirsiniz. Ona da diyecek birşeyim yok. Lakin Soylu olayında benim bildiğim Soylu’nun istifa etmesini isteyen ve gündeme getiren kesim zaten CHP’lilerdi. ‘İstifasını kabul etmeyerek soysuzları sevindirmediniz’ sözüyle 6 yıl sonra bir politika değişikliğine mi gidiyorsunuz? 6 yıldır sürdürdüğünüz ‘CHP aleyhine konuşmama’ stratejisinden vaz mı geçiyorsunuz? Artık sizi partinizin en büyük rakibi hakkında 6 yıldır yapmadığınız eleştirileri yaparken görebilecek miyiz? 2. başkanlık döneminizde birinciden farklı olarak CHP’ye karşı partinizin bir neferi olarak mücadele etme kararı mı aldınız?
Son soru; eğer ‘bu ifademde CHP’lileri kastetmedim’ diyorsanız; o zaman kimi kastettiniz ve niye Soylu’nun istifasını en çok isteyen CHP’lileri kastetmediniz?