Zor geçen bir hayat, büyük bir mücadeleyle yoluna devam etmiş, salih evlatlar olan Ortopedi uzmanı Dr. Alpaslan Akkurt, Nöroloji uzmanı Dr. Adem Akkurt, Beyin cerrahi uzmanı Dr. İbrahim Akkurt’u yetiştirmiş bir isim: Musa Akkurt (namıdiğer Ceyar)
1956 Kırıkkale doğumludur. İlk-orta-lise tahsilini bitirdikten sonra Balıkesir’de Mustafa Necati Bey Öğretmen Okulunu kazanıp Fen Bilimleri öğretmeni olarak mezun olmuştur.
Sonrasında Ankara Üniversitesi Tapu ve Kadastro bölümünü kazanarak orada güzel bir eğitim almış, Kırıkkale Belediyesinde fen memuru olarak işe başlamıştır. Gündüzleri belediyede çalışırken, akşamları ise Gece Lisesi adı verilen esnaf yanında çalışan insanların lise diploması aldığı eğitim programlarında Fizik, Kimya ve Biyoloji derslerine girerek mükemmel öğrenciler yetiştirmiştir. Şöyle ki sanayide çırak-kalfa olarak çalışanlar, üniversite giriş sınavında büyük başarılar elde etmişler.
O dönem okuttuğu öğrencilerin, onun hakkında anlattıkları şu şekilde: “Hiç bir kitaba, deftere bakmadan; en zor soruları, problemleri kafadan çözüp tahta da nasıl çözdüğünü bizim anlayacağımız şekilde anlatan bir zeka pırıltısıydı.’’ diyorlar. Memuriyetinin bitişinden sonra ticari hayattaki başarıları bu pırıltıyı kanıtlar nitelikte.
Kırıkkale Belediyesinde memurken sağcı-solcu fikir tartışmaları zamanında sağ görüşlü olması sebebiyle dönemin Belediye Başkanı Sahir Koçak döneminde işten çıkarılır. Böylece Musa Akkurt ticaret hayatına atılır. O kadar başarılıdır ki Kırıkkale’de 4 tane benzinliğin sahibi olur. Birçok insanın iş sahibi olmasına, evine ekmek götürmesini vesile olur.
Benzinliklerin sayısı dörde çıkınca ismi ‘Ceyar’ olarak anılmaya başlar.
Belediyeden ayrılalı 15 yıl olmuş. Musa Akkurt Pamukbank’ta müdürün yanında otururken içeriye Milletvekili Adayı olarak Sahir Koçak girer ve oy ister. Musa beyin cevabı çok nettir: “Sen beni işten attın. Şimdi ben sana nasıl oy veriyim?’’ der. Bunu duyan Sahir beyin suratı buz keser.
Sonra Kırıkkale’nin genç yaşta büyük işadamı olan Musa Akkurt banka memuruna talimat verir:
“Sahir Koçak beyin hesabına benden seçim yardımı olarak şu kadar para aktarın’’ der.
Siz bu duruma ister işten atılmanın intikamı deyin, ister taş atana aş atma mevzusu deyin, Burada aslında Musa Akkurt teşekkür etmektedir, Sahir Koçak’a. İşten atılmasıyla beraber ticari hayatı başlamıştır. (bu arada Sahir Koçak bey para yardımını kabul etmez) Sahir bey pişmanlık yaşarken, Musa bey teşekkür etmektedir ona. İşten atılmasaydı işadamı olamazdı.
Ankara-Kırıkkale arası otobüs işletmesini de aldığı zamanda iş yükünün çoğalması ve takibiniz zorlaşması üzerine bir anda iflas eder.
Tabii Musa Akkurt pes etmez. Elde kalan para ile Türkiye Şeker Fabrikalarına pancar taşıma işi için ihaleye girer ve kazanır. Şeker Fabrikası müdürleri Musa Akkurt'u sıkıştırmaya başlarlar. Günlük 500 kamyon Pancarın getirilmesi istenmektedir.
O dönem piyasa da kamyon taşıma ücretleri ateş pahasıdır. Taşımaya kamyon arar, herkes yüksek fiyat ister. Artık elindeki avuncundaki para da burada bitmiştir.
Beklenmedik bir anda devreye Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin girer. Ticaret rüzgarı Musa Akkurt’tan yana esmeye başlar. Saddam Hüseyin Kuveyt’te girmiştir. Bir anda giriş çıkış yasaklanır. Karayollarında bulunan Türk kamyoncular yurda döner işsiz kalırlar. Musa Akkurt’tan yalvarırcasına iş isterler. Günlük 500 kamyon araç kiralanır ve pancar taşıma işi başarıyla sonuçlanır. Musa Akkurt’a yine büyük bir zenginliğin kapısı açılır.
İlerleyen yıllarda yine ekonomik iniş ve çıkışlar yaşasa da ticari ortaklıklar devam etse de işadamı Ceyar iflas etmiştir.
Ancak kimse bilmez şu anda bile Kırıkkale'nin en zengin insanı odur. Bunca zenginliğin, ticaretin, esnaflığın arasında hayatının önceliğini çocuklarını okutmak olarak belirleyen Musa Akkurt Üç büyük servetin sahibi olmuştur. Dr. Alpaslan Akkurt, Dr. Adem Akkurt, Dr. İbrahim Akkurt…
Söyler misiniz? Kime alanında uzman 3 doktorun babası olmak kime nasip olmuştur?
1956 Kırıkkale doğumludur. İlk-orta-lise tahsilini bitirdikten sonra Balıkesir’de Mustafa Necati Bey Öğretmen Okulunu kazanıp Fen Bilimleri öğretmeni olarak mezun olmuştur.
Sonrasında Ankara Üniversitesi Tapu ve Kadastro bölümünü kazanarak orada güzel bir eğitim almış, Kırıkkale Belediyesinde fen memuru olarak işe başlamıştır. Gündüzleri belediyede çalışırken, akşamları ise Gece Lisesi adı verilen esnaf yanında çalışan insanların lise diploması aldığı eğitim programlarında Fizik, Kimya ve Biyoloji derslerine girerek mükemmel öğrenciler yetiştirmiştir. Şöyle ki sanayide çırak-kalfa olarak çalışanlar, üniversite giriş sınavında büyük başarılar elde etmişler.
O dönem okuttuğu öğrencilerin, onun hakkında anlattıkları şu şekilde: “Hiç bir kitaba, deftere bakmadan; en zor soruları, problemleri kafadan çözüp tahta da nasıl çözdüğünü bizim anlayacağımız şekilde anlatan bir zeka pırıltısıydı.’’ diyorlar. Memuriyetinin bitişinden sonra ticari hayattaki başarıları bu pırıltıyı kanıtlar nitelikte.
Kırıkkale Belediyesinde memurken sağcı-solcu fikir tartışmaları zamanında sağ görüşlü olması sebebiyle dönemin Belediye Başkanı Sahir Koçak döneminde işten çıkarılır. Böylece Musa Akkurt ticaret hayatına atılır. O kadar başarılıdır ki Kırıkkale’de 4 tane benzinliğin sahibi olur. Birçok insanın iş sahibi olmasına, evine ekmek götürmesini vesile olur.
Benzinliklerin sayısı dörde çıkınca ismi ‘Ceyar’ olarak anılmaya başlar.
Belediyeden ayrılalı 15 yıl olmuş. Musa Akkurt Pamukbank’ta müdürün yanında otururken içeriye Milletvekili Adayı olarak Sahir Koçak girer ve oy ister. Musa beyin cevabı çok nettir: “Sen beni işten attın. Şimdi ben sana nasıl oy veriyim?’’ der. Bunu duyan Sahir beyin suratı buz keser.
Sonra Kırıkkale’nin genç yaşta büyük işadamı olan Musa Akkurt banka memuruna talimat verir:
“Sahir Koçak beyin hesabına benden seçim yardımı olarak şu kadar para aktarın’’ der.
Siz bu duruma ister işten atılmanın intikamı deyin, ister taş atana aş atma mevzusu deyin, Burada aslında Musa Akkurt teşekkür etmektedir, Sahir Koçak’a. İşten atılmasıyla beraber ticari hayatı başlamıştır. (bu arada Sahir Koçak bey para yardımını kabul etmez) Sahir bey pişmanlık yaşarken, Musa bey teşekkür etmektedir ona. İşten atılmasaydı işadamı olamazdı.
Ankara-Kırıkkale arası otobüs işletmesini de aldığı zamanda iş yükünün çoğalması ve takibiniz zorlaşması üzerine bir anda iflas eder.
Tabii Musa Akkurt pes etmez. Elde kalan para ile Türkiye Şeker Fabrikalarına pancar taşıma işi için ihaleye girer ve kazanır. Şeker Fabrikası müdürleri Musa Akkurt'u sıkıştırmaya başlarlar. Günlük 500 kamyon Pancarın getirilmesi istenmektedir.
O dönem piyasa da kamyon taşıma ücretleri ateş pahasıdır. Taşımaya kamyon arar, herkes yüksek fiyat ister. Artık elindeki avuncundaki para da burada bitmiştir.
Beklenmedik bir anda devreye Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin girer. Ticaret rüzgarı Musa Akkurt’tan yana esmeye başlar. Saddam Hüseyin Kuveyt’te girmiştir. Bir anda giriş çıkış yasaklanır. Karayollarında bulunan Türk kamyoncular yurda döner işsiz kalırlar. Musa Akkurt’tan yalvarırcasına iş isterler. Günlük 500 kamyon araç kiralanır ve pancar taşıma işi başarıyla sonuçlanır. Musa Akkurt’a yine büyük bir zenginliğin kapısı açılır.
İlerleyen yıllarda yine ekonomik iniş ve çıkışlar yaşasa da ticari ortaklıklar devam etse de işadamı Ceyar iflas etmiştir.
Ancak kimse bilmez şu anda bile Kırıkkale'nin en zengin insanı odur. Bunca zenginliğin, ticaretin, esnaflığın arasında hayatının önceliğini çocuklarını okutmak olarak belirleyen Musa Akkurt Üç büyük servetin sahibi olmuştur. Dr. Alpaslan Akkurt, Dr. Adem Akkurt, Dr. İbrahim Akkurt…
Söyler misiniz? Kime alanında uzman 3 doktorun babası olmak kime nasip olmuştur?
Bizzat Dr İbrahim beyi tanıyan birisi olarak, babası evladı ile ne kadar gurur duysa azdır. Allah yolunu ve bahtını açık etsin inşallah.