Yıl 2002
Cumhuriyet Meydanı hınca hınç dolu.
Her yer siyah ve mavi balonlarla doldurulmuştu.
Cumhuriyet Meydanı tarihinde ilk kez böyle bir kalabalık görmüştü. Orda ki kısa konuşma ardından Manşet gazetesinde “Tayyip” diye bir yazı kaleme almıştım.
O yazıda özellikle halkın kendine yakın görmesi nedeniyle bizzat ismiyle seslendiğini ve heyecanla meydanı “Tayyip” diye inlettiğini aktarmıştım.
Aynı yazıda dönemin ANAP İl Başkanı Mürsel Akçay’ın Emniyet Müdürü Murat Aykaç’a 17.30’dan sonra toplantı yasağını hatırlatarak halkın “Tayyip” diye bağrına bastığı “Erdoğan’ı otobüsün üstünden indirtmesi olayıydı.
Ardından yıllar geçti…
Otobüsün üstünden indirttiği liderin partisinde yani Ak Parti’de merkez ilçe başkanı ve ardından il başkanı olduğunda da bu otobüsün üstünden indirme olayını yine aynı gazetede yazarak hatırlatmıştım.
O hatırlatma da üstüne basa basa vurguladığım bir konu vardı;
2001’de halkın “Tayyip” diye severek bağrına bastığı bir kişinin, bu tür yönetim belirlemeleri ile halktan uzaklaştırılacağını ve gelecekte “Erdoğan” olarak tanımlanacağını söylemiştim.
Akçay’ın il başkanlığı sürecinde artık “Tayyip” diyenlerin sayısı giderek azalırken yerini “Erdoğan” diyenler alıyordu.
Bu süreç aslında AK Parti yönetimlerinin belirlenmesinin ve yerellerde karşılıklarının ne olduğunun da göstergesiydi. Tam bu sıra da sosyal medyada “Reis” süreci başlatılarak “Tayyip” seslenişinin sonuna gelinmişti.
Bugün hem 2009 hem de 2014 seçimlerinde Ak partinin karşısında aday çıkan Mahir Yılmaz’a destek olan MÜSİAD eski başkanı Mustafa Kaplan il başkanı oldu.
Kaplan ise Mürsel Akçay yönetiminde Ak Partiye adım atan isimlerden birisiydi.
Kaplan ile birlikte kendisini de dâhil ederek baktığımızda, Akçay yönetiminden bugün ki yönetimde 8 kişi görev alıyor
Bunlar; Mustafa Kaplan, Bahadır Kılıç, Turan Duruyürek, Hüseyin Ceylan, Özden Temuçin, İshak Gençer, Özhan Özaydın’ın eşi Rabia Özaydın, Hasan Çiçek’in oğlu Cahit Çiçek
Bu açıdan baktığımızda Mürsel Akçay yönetimi ile Mustafa Kaplan yönetimi arasında da bir fark yok.
Yönetim kurulu görevlendirmelerine baktığımızda da benzer bir etkiyi görüyoruz. ANAP’ta Mürsel Akçay’dan önceki il Başkanı Bahadır Kılıç, bu yönetimde Siyasi ve Hukuk işleri Başkanlığı görevini alarak partide ki ikinci koltuğa oturdu. Bunun manası il başkanının ayrılması veya bir şekilde koltuğu bırakması durumunda İl Başkanlığına Bahadır Kılıç’ın oturması demek. Tıpkı 2002 seçimleri için Ramazan Can il başkanlığından ayrıldığında koltuğa Mehmet Demir’in geçmesi gibi.
Görevlendirmede ilginç bir şeyde oldu. Karakeçili eski Belediye Başkanı Hüseyin Özçelik yerel yönetimler görevine getirildi. Kendi seçim bölgesinde yaptıkları ve yapamadıkları nedeniyle seçim kaybetmiş bir kişiyi Yerel Yönetimler Başkanlığı görevine getirerek yerel yönetimlere seçim hazırlığı ve kazanımı için ne tür katkısı olabilir?
Çevre Şehir ve Kültür Başkanlığı görevine ise Harun Oğuz’un getirilmesinin anlamı nedir? Zaten Yahşihan İl genel Meclis üyesi ve aynı zamanda İl Genel Meclis Başkanvekili olan birine bu ünvanlar az mı geldi? Veya Kırıkkale’de bu işi yapabilecek nitelikte başka kimse bulamadınız mı? Bu şehir bu kadar dar ve bilgisizlik içinde mi?
Yoksa Mart ayında yapılacak olan İl Genel Meclis Başkanlığı seçimlerinde yeniden adaylığı bilinen İl Genel Meclis Başkanı Murat Çaykara’nın karşısına aday çıkmaması için mi bu göreve getirildi.
Anlaşılıyor ki bu yönetimde şehrin bütün ilçelerinden kişiler yok.
Mesela;
Delice ilçe koordinatörlüğüne Balışeyhli Engin Pehlivanlı verilmiş. Delice oy oranı bakımından Cumhurbaşkanının bizzat ziyaret ederek teşekkür ettiği bir ilçe iken, sizler neden Delice’den bir kişi olsun yönetime almadınız? Delice’nin bu başarısının önüne geçmek mi niyetiniz?
İl Başkanı Mustafa Kaplan’ı göreve atanmasının ardından birçok kimse ziyaret etti. Bu ziyaretlerde Kaplan hep il başkanlığı koltuğunda oturdu ve misafirlerini de oradan ağırladı.
Bunların arasında bir tane istisnası oldu.
O da Mürsel Akçay.
Başta da ifade ettiğim gibi bu yönetim şu an için Ak Parti üyesi bile olmayan bir kişinin gölge yönetimi hissini fazlasıyla veriyor.
Kaplan üstünde ki bu yönetim anlayışı, makamında Akçay’ı ağırlarken makamı yerine Akçay’ın karşısında ki koltuğu tercih edecek kadar etkili.
Şimdi baştan beri kamuoyunda dile gelen bir soru var;
Mustafa Kaplan, kimin desteğiyle o koltuğa oturdu?
Milletvekili Can’ın mı, Belediye Başkanı Saygılı’nın mı?
Yoksa ikisinin üstünde uzlaştığı isim mi?
Ya da, Mürsel Akçay’ın genel merkez destekçilerinin mi?
Bu soruların cevabını Kaplan, İl Başkanlığını yürütürken alacağız. Siyasi tercihleri, adımları ve ilişkileri bunu belirleyecek.
Özellikle şunun da altını çizmek isterim ki, Kaplan’a yakın bazı isimler bizzat şahsıma “Kaplan, bu yönetimden çok rahatsız. Bu listenin daha iyi yapılabileceğini ama milletvekili ve belediye başkanını geçemediğini söylüyor” dedi.
MÜSİAD’da ki gibi bir başkanlık dönemi olmayacağı, buna izin verilmeyeceği de çok açık. Bu yüzden Kaplan, çok zor bir sınav dönemi geçirecek.
Can, Saygılı, Akçay arasında mı kalacak?
Yoksa yüzünü halka mı dönecek?